haymanalılar ve dereköylüler buraya
  DEREKÖY
 

DERE KÖY

Nüfus : 307 (2000 yılı nüfus sayımı sonucu)
İlçeye Uzaklık : 14
İle Uzaklık : 60
Muhtar : Özcan KARA
Köyde gezinirken Bayram HAKTANIR (77 yaşında), eşi 12 çocuk annesi Döndü HAKTANIR (75 yaşında) ve Eşref KOYUNCU (66 yaşında) ile okulun yanında karşılaşıyorum ve hemen onlarla köy hakkında sohbete koyuluyorum. Bayram HAKTANIR : “Kerkük taraflarından gelmişiz. Göçebe yaşayan ailelerimiz Düzce-Haymana arası gidip gelirken bir kısmı buraya, diğer bir kısmı da Düzce'ye yerleşiyor. Köye ilk yerleşen aile KARA soyadlılardır. Daha sonraları diğer aileler bunlara katılmışlardır.
Bizim köyle birlikte Karaömerli (Mandıra), Sarıgöl, Durutlar, Kayabaşı köyleri de Kerkük taraflarından buraya göçetmişlerdir. O yüzden bizlere Şeyhbızıniler içinde Kerkükiler de denilmektedir.
 

“Elinizde geçmişe ait, belge, ferman, şecere var mı?” diye sorunca Eşref KOYUNCU, “muhtarın elinde ferman var.” diyor. Ancak muhtarları Ankara'da olduğu için görüşemiyorum. Haymanalılar Derneği Başkanı Mehmet KARA ve yakın zamanda vefat eden tanınmış hayırsever işadamı Şıho AVCI bu köylü.
Daha önceleri köyde 200 civarında olan hane sayısı bugün çoğunluğunu yaşlı nüfusun oluşturduğu 30-35 haneye kadar gerilemiş. Gençler göçetmiş. Göç, daha çok Ankara'ya iş bulmak ümidiyle yapılıyor. Ankara'ya göçedenlerin çoğunluğu taksicilik yapıyor. Sohbet ettiğim Bayram ve Eşref amcaların da oğullarının işlettiği taksileri var. Köy halkının ekonomik durumları iyi denecek seviyededir.
Köyde kalanlar tarım ve hayvancılıkla uğraşıyor. Bayram Amca, “Bundan birkaç yıl evveline kadar Ankara-Haymana yolu buradan geçerdi. O yıllarda köyümüz kalabalık ve canlı idi. Yolun köy dışına alınması bizleri çok etkiledi” diyor. Eskiden benim de hatırladığım Haymana Pazarının meşhur koyun yoğurdu ve peynirini Dereköylüler sağlardı.
Köy, Dereköy adını içerisinden geçmekte olan dereden almaktadır. Dereköy, derenin oluşturduğu bir vadi şeklinde etrafı dağlarla çevrili bir çukurun içinde kurulmuştur. 1955 yılında açılan okulları öğrenci yetersizliğinden kapanma ile karşı karşıya. Okullarında 10 öğrenci var. Öğretmenleri Nuray DOĞAN'ın tayini çıkmış, okuldaki son günleri. Nuray öğretmenin deyişiyle; “köy halkı, eğitim-öğretime önem vermektedir, özellikle yetişen yeni nesil okuma heveslisi olup iyi bir meslek sahibi olarak yaşam kalitesini yükseltme amacı gütmektedir.” diyor. Köyde okuyarak önemli sayılabilecek mevkilere gelmiş

insanlar da mevcut.
Köyden Yetişmiş İsimlerden Bazıları:

İlhan Kara (Doktor), Orhan Karaoğlu (Kaymakam), Ercan Karaoğlu (Banka Müfettişi), Murat Koyuncu (Doktor), Orhan Koca (Doktor), Ömer Bölükbaşı (Askeri Pilot), Hasan Bayar (Mütercim-Tercüman). Gavurkale:
Dereköy, tarihi zenginliklere de sahiptir. Gavurkalesi, Dereköy-Karaömerli-Oyaca üçgenindedir.
Gavurkale kalıntıları ilk kez 1861 yılında Ankara ve civarında araştırmalar yapan Georges Perrot tarafından görülmüş ve tanıtımı yapılmıştır. 1930 yılında Gavurkale kalıntıları Atatürk'ün de ilgisini çekmiş ve burada kazı ve araştırma yapılmasını istemiştir. Bunun üzerine Von Der Osten başkanlığında bir ekip kazı çalışmalarına başlamıştır. Doğal bir tepe üzerindeki kayalığın bir yüzü düzeltilerek yapılmış kaya kabartması, bindirme tekniği ile taşlar üst üste dizilerek oluşturulmuş bir yer altı mezar odası ve kiklop tarzı örülmüş düzgün sur kalıntıları Gavurkale'de bugün görülebilen başlıca kalıntılardır. Kaya kabartması ve mezar odası Hitit döneminden kalmadır. Sur kalıntıları ise daha sonra aynı yere yerleşen Friglerin dönemini ansıtmaktadır.Gavurkale kaya kabartmasında oturan bir tanrıçaya karşı, arka arkaya yürüyen iki şahıs tasvir edilmektedir. Bunlardan önde yürüyen sakalsızdır ve başında bir miğfer vardır. Arkadaki figür ise sakallı olup, başında sivri uçlu ve boynuzlu bir tanrı tacı vardır. Her iki şahıs da kısa eteklidir ve uçları kıvrık ayakkabılar giymektedirler. Bellerinde uzun kılıçlar taşımaktadırlar. Oturan tanrıça figürü bugün doğal nedenlerle çok bozulmuş durumdadır. Burada, kral ve oğlunun tanrıçaya ibadet sahnesi resmedilmiştir.
H.Bossert'e göre oturan tanrıça Arina şehrinin güneş ilahesi, ibadet edenler ise, Suppiluliuma ve oğlu II. Mursilis'tir. Kaya abidesi üzerinde yazı olmadığından tarihleme tam olarak yapılamamaktadır. Değişik kaya abideleri üzerinde kullanılan konu ve figürler karşılaştırılarak aynı ekolü paylaşan diğer kaya abideleri dikkate alınıp Gavurkale'nin M.Ö. 1400 - 1300 yılları arasında yapılmış olduğu öne sürülmektedir. (Kaynak: www.ae.metu.edu.tr/~yiscen/ gezietkinlik/gezi_01.html)  Dereköy'de 1948'lerde yapılan yol çalışmaları esnasında da pek çok küpe rastlanmıştır. Bu küplerin bir kısmı bugün Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenmektedir.

 
  Bugün 1 ziyaretçikişi burdaydı! created by cash  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol